26 Ağustos 2013 Pazartesi

Kayıp ve Kazanç
































   Dün akşam ligin 2. haftasında Galatasaray ile karşılaştı Bursaspor.Sezonun ilk saha maçı, coşkulu tribünler, ilk hafta alınan mağlubiyet gibi etmenler birleştiğinde galibiyet Bursaspor için tek hedefti.Maç boyunca da pozisyon üstünlüğü de Bursaspor'daydı.Rakibine göre girdiği pozisyon sayısı oldukça fazlaydı.Galatasaray ilk yarıda yakaladığı tek net pozisyon ile golü buldu ve öne geçti.İkinci yarıya yine istekli başlayan Bursaspor oldu ve pozisyonlara girdi.Belluschi'nin pozisyonunda şans yanında değildi ve top direkten döndü.Baskının sonucunda 74. dakikada Enes Ünal'ın golü ile beraberlik geldi.Sonrasında takım galibiyeti kovaladı ama olmadı.Ferhat kaleye vurmak yerine geriye çıkarmasaydı bugün kazanılan 3 puanı konuşuyorduk belki de.Son dakikalarda Civelli'nin kafası ve Batalla'nın şutu da sonuç vermeyince Bursaspor 1-1 beraberliğe razı oldu.

   Takımı genel olarak irdelemek gerekirse maça iyi motive olmuştu.Rakibine oranla üstün bir oyun sergiledi.Fiziksel olarak ta Daum'un etkileri takımda gözükmeye başladı.Herkes daha fazla koşuyor, mücadele ediyor, rakibini ısırıyordu.İlk geldiğinde zor yürüyor denilen Taiwo bile kanattan çıkışlar yaptı ama hala hazır değil çok eksiği var.Ancak yine de takımda giderilmesi gereken eksiklikler var.Özellikle kanatlara takviye gerek.

   Performans olarak öne çıkan isimler Civelli, Belluschi ve Murat Yıldırım'dı.Belluschi'nin bu takımın temel bir iki parçasından biri olduğunu bu akşam tekrar gördük.Direkten dönen topu ağlarla buluşsaydı iyi performansını golle süslemiş olacaktı ancak şansı yanında değildi.Civelli defansta iyi toplar kesti.Sadece ilk yarı Burak'ı kaçırdı bir pozisyonda onun dışında hatasız oynadı.Drogba'ya karşı savunmada başarılıydı ve golün hazırlayıcısı oldu ki orada attığı bilinçli akıl dolu pası ligde çoğu orta saha oyuncusu veremezdi.Son zamanların en eleştirilen isimlerinden biri olan Murat Yıldırım günün belki de en çalışkan ismiydi.Sağ kanatta arı gibi çalıştı.Kanatta sürekli etkili oldu.Hırsı, mücadele azmi üst düzeydeydi.Atılan golde direği tekmelemesi bunun işaretiydi.

   Takımın kötüleri ise Tuncay ve yerine giren Ferhat'tı.Maç boyunca hiç bir şey yapamadı Tuncay ve yerini Ferhat'a bıraktı.Yerine giren Ferhat ise tam anlamıyla bir hayal kırıklığıydı.2 metreye top atamayışı, orta yapamayışı ve sürekli geri gidişi endişe verici.Geçen sene umut veren Ferhat'ın yerinde şu anda yeller esiyor.Kendine ciddi anlamda çeki düzen verip ben ne yapıyorum diye kendini sorgulaması gerek, aksi takdirde ise kadroda yer almayı hak etmiyor.

   Maçın hakemi hakkında fazla konuşmak istemiyorum açıkçası.Çok saçma sapan düdükler çaldı, olmayan temiz pozisyonlara Galatasaray lehine faul çaldı, Bursaspor lehine çalmadığı pozisyonlar ve son dakikada verilmeyen penaltı ile adeta tüy dikti.

   Son olarak ise Enes Ünal hakkında konuşmak gerek.Altyapıda mümkün mertebe izlediğimiz, gelecekte Bursaspor formasını layıkıyla terletecek dediğimiz, Bursaspor ve Türk futbolunun geleceği olacak dediğimiz Enes Ünal dün akşam attığı golle lig tarihinin en genç gol atan futbolcusu oldu.Dün akşam golden sonra insanların sevinirken gol diye bağırmaktan ziyade Enes attı diye bağırıp sevinmeleri ne kadar sevildiğinin kanıtı.Şu an kendisi ile ilgili yazarken ve attığı golü izlediğimde içim titriyor, gözlerim doluyor.Eminim kendisini altyapıdan beri takip edenler aynı duygular içindedir.Bugün yaptığı açıklamada gol attığı için sabaha kadar uyuyamadığını belirtmiş Enes kardeşimiz.Bu arada golün pasını veren Batalla'yı da unutmamak gerek.Olağanüstü bir pas vererek Enes'i gol ile buluşturdu.O pası da zaten Batalla gibi birisi verebilirdi.

   Sonuç olarak hırslı, istekli bir oyuna rağmen kaybedilen 2 puan var ama kazanılan bir Enes var ki 2 puandan çok daha fazla...

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Hayırlı Olsun



   Dün akşam hayırlısı deyip 2013-2014 sezonuna başladık.Vojvodina, Hikmet Karaman gibi tramvatik maç ve kişilerden sonra yeni teknik direktör Daum ile ilk maçına çıktı Bursaspor.Rakip Eskişehirspor'du.

Maça dengeli bir oyunla başladı takım.Kontrollü, topa çok sahip olmasa da kontra ataklarla pozisyonları daha fazla zorlayan, tehlike yaratmaya çalışan ve bir ölçüde bunda başarılı olan taraftı da.ilk yarıyı bu şekilde geçirip ikici yarıda yer yer biraz vites te yükseldi maçta ama herşey birdenbire allak bullak oldu.Olmayan bir pozisyonu Civelli ile Frey'in anlaşmazlığı sonucu Civelli'nin ters vuruşu ile kalemizde gol olarak gördük.Gol atanın kazanacağı maçı orada kaybettik.Birkaç dakika sonra gelen ikinci gol ise pastanın kreması oldu.Maçın sonunda kazanılan penaltı gol olsa belki son dakikalarda beraberliği kurtarma umudu olabilirdi ama o da kaçınca film bitti.9 sene sonra Bursaspor sezona mağlubiyetle başlamış oldu.

Genel olarak takıma bakınca ortaya çıkan manzara iç burkan cinsten.Her ne kadar dün akşam biraz daha derli toplu görünse de takım, daha kat edilmesi gereken çok yol var.Giderilmesi gereken eksikler ve atlması gereken fazlalıklar mevcut.Bir tek Belluschi'nin eksikliği bile ne kadar etkiledi takımı.Umarım Daum gereken müdahaleleri acil bir şekilde gerçekleştirir.Yoksa vaziyet daha da kötüye gider.Önümüzdeki hafta alınacak olası bir kötü skor çok şeye gebe, hele farklı mağlubiyet gibi bir faciada neler olur düşünmek bile istemiyorum.

En son Bursaspor yönetimine söylemek istediklerim var.Bu insanlar size inandı, güvendi ve 5 adayın arasından bu kulübü size emanet etti.Sizden tek istenen size verilen bu emaneti layıkıyla yönetmeniz.Adamcılıktan, ondan bundan vazgeçip, olması gereken profesyonellik ve kurumsallığı bu kulüpte sağlayın.Özlüce'de kedilerin bile gitmesi gerek deyip, gitmemesi gereken adamları gönderip gitmesi gerekenler ile ilgili kılınızı dahi kıpırdatmazsanız size güvenenlerin güvenini kırmaktan başka bir şey yapmazsınız.Güveni kırılan insanlar o kulübü size emanet ettiği gibi emaneti almasını da bilir.



Her şeye rağmen Bursaspor'un olduğu yerde umut her zaman vardır.Yeni sezonun hayırlı olması dileğiyle.

26 Ocak 2013 Cumartesi

Yeter



    Bir süre boşladık blogu ve maalesef böyle bir maç sonucu yazı yazmak zorunda kalıyoruz.Ne maçı konuşacak ne de futbolu tartışacak değilim.Çünkü Bursaspor'un saha içindekinden daha büyük problemleri var.

   Bursaspor'un en büyük problemi başındakiler.Başkanı, hocası, yöneticisi bu takım nasıl daha kötüye gidir için anlaşsa bu kadar kötü olamaz durum.Puan tablosundaki duruma bakıp aldanmamak gerek, ligin kalitesinin yerlerde olduğunu farketmemek için körden de öte bir şey olmak gerek.2 galibiyetle farklı yerlere gelebilirsiniz ama bu sizin kötü idare edilmediğiniz anlamına gelmez.

   Başkan çıkar pişkin pişkin ben Bursaspor'un hakkını koruyorum der, topçusunun adını unutur, para yok der, Bursaspor gerçekleri der.Üzerine hoca çıkar başkanı teyitler, yenilince üzgünüz der, tepki gelince gerekirse gereğini yaparız der, imkanlar kısıtlı der.Yönetici çıkar saçma sapan açıklama yapar.Kulüp menajeri takımı karşılayan taraftara harekette bulunur.Saçma sapanlıkta sınır yok ne de olsa...

   Burdan Bursaspor'un başında olan isimlere soruyorum. Amacınız ne sizin?Neyin peşindesiniz?Hangi amaca hizmet ediyorsunuz?Binlerce insanın gördüklerini göremeyecek kadar kör olmanızın, yaptığınız aymazlıkların sebebi ne?Bursaspor'a gönlünü vermiş insanlarla alıp veremediğiniz nedir?Bıkmadınız mı bu insanların hayat sevincini elinden almaktan.Kimbilir kaç kişi bu haftasonu Bursaspor yenildi diye sokağa bile çıkmayacak.Ama siz hiç bir şey olmamış gibi yaşamaya, gülmeye, eğlenmeye devam edeceksiniz.Hatta sağda solda check-in ler yapıp fotolar çekinip sosyal medyada bile paylaşacaksınız.Hem de utanmadan, sıkılmadan...

   Son olarak Bursaspor'un başındaki isilere diyeceğim tek bir şey var: YETER! Düşün artık bu kulübün yakasından...